16 Ağustos 2009 Pazar

BİLGİNİN TOPLUMSAL İŞLEVİ


Bilgi modern toplumda insan hayatı için vazgeçilmez bir unsurdur. Gelişmekte olan ve az gelişmiş toplumlarda bilgi modern toplumlar kadar önemli bir unsur degildir. Bunun nedeni toplumun gelişmemişliği ile paralel bir bakış açısında yatar. Gelişmemiş toplumlar beslenme ve barınma sorunları ile uğraşırlar. Bilgi ikincil bir unsurdur. Fakat ikincil unsur olarak bakılan bilgi aslında toplumun gelişmesinin en önemli unsuru iken bu toplumsal olarak algılanmayan bir olgu durumundadır. Bilgi karın doyurmaz bu toplumlarda. Fakat bilgi bir toplumun gelişmişliğinin de ölçüsü olduğu halde kavranmaz. Bugün bilginin hakkını veren ülkeler, batı kavramı ile örtüşen ve diğer bazı ülkeleri de içine alan, sayılarının parmaklarla gösterilebildiği kadar azdır.

Gelişmiş ülke kavramına aldığımız bu ülkeler gerçekte bilgiyi kullanmakta, bilginin önemini bilmekte fakat bir ayağı eksik olarak bunu kullanmaktadadır. Gerçekte bilginin kıymetini bilmek ne demektir?

Gelişmiş ülkeler bilgiyi kendi menfaatleri, çıkarları ve diğer ülkeleri bir bakıma sömürmek için kullanırlar. Bilgi bu anlamda toplumsal işlevini yerine getir mi?

Sanırım bilgi kavramını da bir miktar sorgulamak gerek. Bilgi doğadan kaparılan insani bir çıkarsama, doğanın insandan bagımsız işleyiş kurallarıdır. Bu açıdan doğanın işleyişini öğrenmekle insan, kendine ve ulusuna yardımcı olurken tüm insanlığada yardımcı olmalıdır. Büyük bilimsel gelişmeler kısmen bu işlevi görselerde, genel anlamda bilgi ilk kazanımı ile elinde tutan topluma menfaat sağlar. Bilgi bu anlamda insanlığın üretimi ve insanlığın metası olmaktan uzak bir algı ile modern toplumlarda bir değer taşır.

Bilgi üretmede uluslar bir çok insanını bu işe kanalize ederken bir yandanda ekonomik yatırm yapar. Kapitalist bakış açısından bu yatırımdır. Her yatırımın bir bedeli vardır ve karşılığı alınmalıdır. Aslında bu sistem sorunudur. Bilgi toplumsal bir değer olmadığı toplumlarda bireysel, kurumsal ve ulusal yatırım aracıdır.

Doğanın enginliğine bakan bilge bir gözün derin bir sezgi ve kavrayışla kazandırdığı, büyük bir itkide olsa, yinede tüm insanlığın malı olmalıdır. Sonuçta bireysel olsun ulusal ve uluslar arası olsun bilgi evrensel bir değer olarak tüm insanlığın malı olmalı. Hemde tamda doğduğu günden itibaeren bu böyle olmalı. Kavranan her bilgi bir önceki kavramanın genişlemesi üzerine kurulan bir sarmaldır. Nasıl ki, önceki dönemdeki elde edilen bir bilgi başka bir kimse tarafından sarmalanarak toplumsal bilgi halinde sunuldu ise, sonrasındaki kavrama bu kavramanın yeni bir sarmalanmasından ibaret olması nedeni ile yine insanlığın ortak değeridir.

Öğretim bilginin toplumsal paylaşımıdır. Öğretim basamaklarında bilgiye hakim olmayan insanların bilgiyi aktarması beklide bilginin kendi işlevselliğindeki sihirin bozulmasını sağlamaktadır. Çünkü bilgi bir salmal bütünken biz onu parçlar halinde bireysel öğretim alanına sunarız. Bu sunuç öz olarak bir sönümle bireyin algı alanına verilir. Bu sönüm bilginin kendi işlevselliği ile kazanılacak hertürlü beceri ve işlemsellikten yoksun olmamızı sağlar. Bu durumda edinilen, öğretilen bilgi ise tamamen işlevsiz bir yükten başka bir şey değildir.

Günümüz bilgi toplumu olması bakımından ulusların hem bilginin işlevini kavraması, hemde bilgi yarışında yerlerini alması bugünkü ekonomik sistem açısından önemlidir. Varlığını korumada toplumların sarılacağı yegane rehber ürettikleri bilgidir.