IŞIĞIN YERYÜZÜNDEKİ DANSI
“Biraz daha ışık”
geothe
Işık evrenin yegane sırrıdır. Her yer onunla doludur. Ama insan bunun ne olduğunu anlamada muktedir olma noktasında en önde gelen canlıdır. Bilinen evren boyutunda insanın üzerine bilgili bir canlı çeşidi henüz keşfedilmemesinden bugün en güçlü aday o görünüyor. Ama gerçekten insan buna muktedir mi dir?
İnsan algı süreçlerinde evreni dolduran ışığın anlamını bütün olarak algılamaz. Algılayamaz. Işığın her tür biçimselliğinin içindeki gizleri çözemez. Işık kendisi bir yaşamsal alan gibidir. Biz bir çok yaşamsal olayın fotografisine baktığımızda bir ışık, renk tayfı görürüz. Oysaki algı biçimimize aykırı bir şekilde orada yaşamsal bir olay vardır. Biz onun resmini farklı bir boyutta, farklı bir algıda görürüz.
Bu bir kasırganın fotoğrafıdır. İlk görülen ve algılanan şey renk tayfı bir resimdir. Oysa kasırganın enerji boyutundaki resmidir görünen. Şimdi bu fotoğrafa iyi bakalım. Renklerin dili bize bir şeyler söyleyecektir. Merkez kırmızı, yoğun bir enerjiyi temsil eder. Kenarlarındaki sarı daha düşük bir enerjiyi, daha dış kısımlardaki yeşil daha zayıf etkileri temsil eder. Fotoğraf ABD yakınlarındaki bir kasırganın resmidir. Şimdi aynı kasırganın normal fotoğrafına bakalım.
Bu fotoğrafa baktığımızda görünen resimden algımıza normal algıladığımız tarzda bilgiler gelir ve biz bunun ne olduğunu kolayca biliriz. Fakat aynı resmin kızıl kamera, spektral yöntemle çekilen bir fotoğrafına bakınca bu algılananları algılayamayız.
Bu anlamda evren içinde her noktada mevcut olan ve kendi saltanatını sürdüren enerjinin, algılanma biçimleri acısından çok farklılık gösterir. Kullandığımız teknolojilerin bize söylemeye çalıştığı bilgileri doğru okumak zorundayız. Bir bakış acısından baktığımızda başka görünebilen bir olgunun başka bir yöntemle de başka bir bilgi içermesi mümkündür. Bunu şöyle de ifade etmek mümkün. Her görünen bir resmin başka bir görüngüsü de vardır. Bakışım farkları bilgi edinme, edinilen bilgilerin farklılıklarını da bize söylemektedir. Bu bakımdan her bilginin bilinen ve bilinmeyen bir boyutunun olduğunu görürüz