14 Kasım 2009 Cumartesi

CANLI ORGANiZMA İÇİN HAYALLEME



CANLI ORGANiZMA İÇİN HAYALLEME



Bir canlının zihin ortamında olup-biten olaylar bilim acısından henüz aydınlatılamamış bir alandır. Peki neler olmaktadır zihin ortamında? Canlı organizma yaşantısından ve genetik birikiminden biriktirdiği deneyimleri ile geleceğe yönelik öndelemeleri zihin alanında karmaşık bir etkileşim olarak dışa vurumsal bir olay olarak ortaya çıkar. Bu tür süreçler canlı organizmanın yaşamsallığını sürdürmedeki çaba olarak bakılabilir. Çabanın kendi içindeki alt devinimleri, unsurları da kendi içinde yukarıdaki anlatılanların detaylarındadır.


Birde canlı organizmanın ERK, erksel güdüsü vardır. Erk varolmanın gereğini karşılayan bir terminolojidir. Biyokimyasal olarak bir araya gelmiş bir sürü moleküler bir yapı nasıl oluyorda kendine bir erk yaratabiliyor.


Erk olmasa canlı yaşamı kendini nasıl ifade ederdi? Bunu anlamak zor. Ama insanlardaki ihtiyarlamada psikolojik değişimlere bakılırsa, bir parça olayı gözlemek mümkün. Organizma kendi devinimselliğini gerçeklemiş veya gerçekleyemiş olduğu bir an, bir noktada, birden kendi varlığına dair bir ket vuruşu yapıyor gibi. Yani yaşamsal erk’ inde bir nokta koyuyor. Sonrasında çabayı bitirmek geliyor artık. Ve canlı organizma için ölüm çanları çalmaya başlıyor. Arkasından gelen miskinlik ve diğer bir dizi olayla hergün biraz daha ölüme yaklaşıyor.


İlk devinimsel bedenin erki, üreme organlarının gelişimi ve üremeyi hedeflemek olmalı, sonrasında menopoz gibi üremeye dönük duyguların azalması ile yaşamın anlamını azaltan duyguların oluşumu yaratan alt derindeki nedensellik, organizmanın bu erk azalması olabilir. Giderek organizmadaki hareket azlığı ile bedendeki yarı tamamlanmış kimyasal reaksiyonlar ve gerçeklenmemiş reaksiyonlarla bloklaşmış bir enerji odakları ile organizmanın normal işleyişindeki aksaklıkları ortaya çıkarıyor olmalı. Bu aksaklıklar, erk olsuna ne gibi etki eder?


Bloklaşmış enerjiler, bedende olmamsı gereken normal işleyişe iletim bozukluğu şeklinde etki ederek, anormal iletimler oluşturur. Bu bedenin kendi denge unsurlarının daha da bozulmasını sağlar. Toplam beden aktivitesinin bir bileşke dışa vurumu olarak erk, bu durumda kendi içinde bir merkezi kaymaya uğrar. İlk var oluşla temel olarak şekillenen yapı giderek bu tarz etkilerle değişime uğrayacağından, erk olgusunda farklı yönelimlerin oluşması ortaya çıkar. Bu süreçte erk ‘e ket vuran gelişimler oluşuyor olmalı. Bedenin erk olgusuna bağlı beslenmesi ile bedene aldığı besinlerin aktivite azlığı ile oluşan bloklaşması, bedende pasifist bir biçimsellik ortaya çıkaracağından, erk kendi içinde ketlenmiş olur. Beden beklide aldığı besinlerle, besin içeriğindeki işlenmesi gereken maddelerin tasnifini düzenli yapan ve bu besin maddeleri ile de yapılabilecek her tür aktivite( erk ve erk dışı) için anlık ve zamansal seçilimle bir şekilde kullanılması gereken bir potansiyel olarak görüyor olamalı. Bu potansiyelin kullanılmaması durumu diger her bölgesel, organel ve diğer alt grub ünitelerde de birden bir aktivite eksikliği ile bu potansiyel vucudda bloklaşma yaratıyor olmalı. Bütün bunların sonuçu bedende dengeye giden bir dizi süreçin engellenmesi ve yeni bir dengeye doğru (fakat bedenin doğasına aykırı) çekilmeye başlar. Bu tarz etkinin sürekliliğinde bedenin yeni bir dengede (belkide dengesizliğinde) oluşturduğu durum, genel erk olgusuna vurulan bir ket olur.